13 Şubat 2013 Çarşamba

Balinaların Elleri

- Balinalar çok ilginç canlılar, suda yaşayan nadir memeli hayvanlardandır. Memeli hayvan türlerinin %99.9undan fazlası karada yaşıyor.

- Balinaların ataları suda yaşamıyordu, balinaların ataları karada yaşayan 4 ayaklı canlılardı. 50 milyon yıllık bir süreçte karada yaşayan bir memeli türünden suda yaşayan bir canlı türü evrimleşti.

- Peki balinaların memeli hayvanlar olmaları dışında bunu destekleyen ne tür deliller var? Balinanın iskeletine bakmak yeterli olacaktır.

- Balinaların yüzgeçleri altında el ve parmak kemikleri bulunmaktadır. Bununla beraber balinaların vücutlarında saklı iskelete bağlı olmayan körelmiş ayak kemikleri mevcuttur.

- Balina evrimine dair bulunan arageçiş fosillerinde ise bu ayak kemiklerin zamanla nasıl küçüldüğü ve köreldiği gözlenmiştir.

# Güven

Tek Hücreli Yaşam

- Bu fotoğraf Dr. Richard Egmond tarafından 2007 yılında Cambridge Üniversitesi Mikrobiyoloji Laboratuvarında Floresan Mikroskobuyla 450 kere büyütülerek çekilmiş gerçek bir "Paramesyum (Terliksi Hayvan)" görüntüsüdür. 

- Fotoğraf, National Geographic tarafından 2007 yılında en iyi fotoğraf seçilmiştir.

# Güven

Günes

- Güneşimiz , Işığımız , Hayatlarımız yaptığımız herşey 'Güneş' tarafından kontrol ediliyor.

- Herşey ona bağlı.

ve Dahası o Gökyüzünde ilerleyen Yunan Tanrısı Helyos , her gün Yeniden doğan Mısır Tanrısı RA. 

- Milyonlarca yıldır Tanrının Yüzüne Bakmaya en yakın şey bu oldu.

- Evden 150 milyon km Uzaklıkta , Uçakla 20 yıl Sürecek Bir Yolculuk , Sönse O Kadar uzaktaki 8 Dakika boyunca Haberimiz Olmazdı.

- Öylesine Büyükki içine 1 Milyon Dünya Sığar ve o denle Ağar ki çekim Gücü Tüm Güneş Sistemini Kontrol Ediyor.

, ama kimin Rakamlara ihtiyacı varki Biz Gerçeğine Sahibiz.

# Güven

Becerikli Bonobo

- Becerikli Bonobolar

- Şempanzelerden bile yakın kuzenlerimiz olan Bonobo Maymunlar (ya da kısaca Bonobolar) , tıpkı şempanzeler gibi çok yüksek zekaya sahiptirler. Özellikle insanlarla olan etkileşimlerinden sonra , insanları taklit etme ve öğrendiklerini uygulama konusunda aşırı becerikli olan bu türler, insanların gerçekleştirebildiği birçok motor faaliyeti (kas faaliyetini) aynı başarı düzeyind
e gerçekleştirebilir, hatta kimi konuda insanları geçer.

- Görseldeki bonobo da, eğitmeniyle birlikte çıktıkları bir gezide mangalı hazırlıyor. Bunu gerçekleştirmek için yaptığı basamaklar yan yana koyulduğunda , Alet Kullanma Çerçevesinde insandan hiçbir farkı olmadığı görülüyor.

- Unutmayınız ki doğumunuzdan itibaren , öldüğünüz ana kadar öğrendiğiniz her şey, "taklit" (mimikri) olarak adlandırdığımız süreç sayesinde olmaktadır. Taklit edebilme yetisi , zeka düzeyi ile doğrudan ilişkilidir ve insanı insan yapan da aslında yüksek taklit becerisidir. İnsan da , taklit süreci içerisinde gözlemler , öğrenir ve tekrarlar. Buna "taklit etme" denir, kısaca "öğrenme" olarak da anılır. Yaptığınız herhangi bir faaliyeti düşünün, aslında bu zincirin bir ürünü olduğunu göreceksiniz. İnsan taklit etmeksizin bir hiçtir ve "taklit", günlük yaşantımızda kullandığımız olumsuz anlamının aksine "özentilik" kavramına değil, aslında son derece faydalı bir fonksiyona işaret eder.

# Güven

Uzay Zaman

- UZAY MI ZAMAN MI ; ''UZAY-ZAMAN'' DAN NE ANLAMALIYIZ?

- Dergilerde, makalelerde, popüler yazılarda, belgesellerde ve daha birçok alanda bu olguyla burun buruna geliyoruz. Peki bu burun buruna gelişten ne kadar memnunuz; diğer bir deyişle, bu eylem ne kadar verimli oluyor? Gelin beraber inceleyelim.

- Birisine uzayın ne olduğunu sorduğumuzda bilmemiz gereken şey, esasında bir balığa denizin ne olduğunu
sormakla eşdeğer bir eylem içinde olduğumuzdur (balıktan cevap beklemek hariç). Esasında bu, tam olarak böyledir: uzay, tam olarak denizin bir balığın etrafını sardığı gibi etrafımızı sarar. Hatta balığın iç organlarını, bizim iç organlarımızı ve diğer bileşenlerimizi de. Uzay, içinde bir ''şey'' barındırabilir de barındırmayabilir de.

- Bu konu üzerine ilk kez fikir yürütenlerden Aristotélēs, uzayın aslında bir şey içermediğini savunmuştu. Ancak O'ndan önce, dolaylı olarak uzayın bir ''şey'' içerdiğini söyleyen biri vardı: Dēmokritos. Boşlukta birbirine çarpan atomları savunan Dēmokritos aslında, tüm doğayı bu atomların oluşturduğunu ifade etmişti.

- Günümüze yaklaştıkça bizler, Aristo'nun bakış açısından Demokritos'un bakış açısına yaklaştık. Bugün, uzay tanımımız daha yalın; çoğunlukla boş olan uzayda var olan ''şeyler'', atomlardan oluşuyorlar. Evrenin erken dönemlerinde bu atomlar söz konusu değildi; bu atomları oluşturan alt-parçacıklar uzayı dolduruyordu. Alt-parçacıkları bir araya getirip ''atom''u oluşturan ise enerjiydi; bugün, ''boş'' diye nitelendirdiğimiz uzayı da dolduran enerjiyle aynı kökeni paylaşan enerji. Boş olan uzayda, ''alan''ların hakimiyeti de söz konusudur. Elektromanyetik alan, kütleçekimsel alan gibi birçok alan çeşidi söz konusudur. Modern fizik, herhangi bir parçacığın bulunmadı bir uzay bölgesinde, sürekli dalgalanan alanlar olduğunu kanıtlamıştır.

- Başta verdiğimiz su-balık analojisi, burada açıklayıcı rol oynuyor: balığa çarpan su molekülleri söz konsudur. Bizler de etrafımızdaki uzayı ''boş'' olarak düşünmeden önce, bu analojiyi hatırlamalıyız.

- Bir başka analoji, sık kullandığımız branda analojisi, uzay-zamanın eğilmesi olgusu için kullanılabilir. Burada, 3 arkadaşımızla beraber bir brandayı gerdiğimizi düşünüyoruz ve 4. arkadaşımızdan da, brandanın üzerine bir demir top bırakmasını istiyoruz. Arkadaşımız topu bıraktıktan sonra, branda şekil olarak değişiyor. 4. arkadaşımızdan bu kez, demir topun yanından bir plastik top yuvarlamasını istiyoruz; ancak arkadaşımız bunu yaptığında, plastik top, branda yüzeyindeki eğrilikten dolayı yön değiştiriyor. Uzay-zaman da bu şekilde, kütleler tarafından deformasyona uğratılabilir yapıdadır. Her ne kadar verdiğimiz branda örneği, 2 boyuttaki hareketi temel alsa da, uzay-zamanın eğilmesi olgusunu ele alırken çok işimize yarar.

- Peki zamanın bütün bunların içindeki rolü nedir? Tanım olmasa bile şunu bilmemiz, tanıma gitmemizde önemli rol oynayacak: zaman, uzaydan ayrı değerlendirilmemelidir.

- Bir ''şimdi listemiz'' olsun. Hemen şimdi gördüğünüz hiçbir şey, sizin şimdi listenizde bulunamaz. Çünkü ışığın gözlerinize ulaşması, biraz zaman alır. Şu anda gördüğünüz şey, olup bitmiştir. Bu ekrandaki kelimeleri, şu ''an''da oldukları gibi göremezsiniz. Eğer ekran, gözünüze 60 cm uzakta ise bu kelimeleri, saniyenin milyarda 2'si kadar önceki halleriyle görürsünüz. Standart boyutlara sahip bir odanın içinde, eşyaları saniyenin 10 milyarda 1'i ila 20 milyarda 1'i kadar önceki halleriyle görürsünüz. Ay'a bakarsanız, onu 1,5 saniye önceki haliyle görürsünüz. Güneş'i 8 dakika önceki haliyle, çıplak gözle görülebilen yıldızları ise birkaç yıl ila 10.000 yıl önceki halleriyle görürsünüz. O halde, her ne kadar zihinsel donmuş görüntüler gerçeklik hissimizi, ''orada ne var'' şeklindeki sezgimizi yansıtıyorsa da, aslında şu anda yaşayamayacağımz, etkileyemeyeceğimiz hatta kaydedemeyeceğimiz olayları kapsar. Bu nedenle güncel bir şimdi listesi, ancak olaylar olup bittikten sonra yapılabilir. Eğer herhangi bir şeyin ne kadar uzakta olduğunu biliyorsanız, o zaman sizin şimdi gördüğünüz ışığı onun ne zaman gönderdiğini ve onun, sizin zaman dilimlerinizin hangisinde kaydedilmesi gerektiğini belirleyebilirsiniz. Kilit nokta burasıdır: verilen herhangi bir andaki ''şimdi listesi''ni oluşturmak için, bu bilgiyi kullanırken daha uzaktaki kaynaklardan ışık aldıkça bu listeyi güncelleriz, listeye konanlar, önsezimizle o anda var olduğunu kabul ettiğimiz şeylerdir.

- Pozitif İnfotropizma ' ait Güzel Örneklerle Hemen Hemen Anlaşılan , Uzay-Zaman.

- Şu Anki Listenizde Kalsada , Hayal Gücünüzdeki ' Mutluluğu Hissediyorum.

# Güven

Dünya ve Hareket

- Şu anda sabit bir şekilde oturduğunuzu mu sanıyorsunuz?

- Bir yıldızın etrafında saniyede 30 kilometre hızla dönen bir gezegenin üzerindesiniz. Bu gezegen, kendi etrafında saniyede yaklaşık olarak 400 metre hızla dönüyor.

- Bu gezegenin etrafında döndüğü yıldız, bir galaksinin merkezinde saniyede 250 kilometre hızla dönüyor.

- Bu galaksi, Evren'in içerisinde yaklaşık olarak saniyede 600 kilometre hızla ilerliyor.

- KISACA; siz bu yazıyı okumaya başladığınızdan beri, Evren içerisinde 3.000 kilometre yol aldınız bile! Ayrıca oturduğunuz sandalye de, bu yazıyı okumaya başladığınızdan beri, eskiden olduğu konumuna göre, yalnızca Dünya'nın dönüşüne bağlı olarak 6 kilometre civarında yol aldı!

- Kendinizi büyük görmeyi bırakın. Evren içerisinde hiçiz ve sandıklarımız , gerçeklerden çok uzak...

- Sandıklarımızı gerçeklere yakınlaştırabilecek , tek yol gösterici ise BİLİM.

# Güven

Pulsar

- 330 ışık yılı uzaklığında 2011 yılında görüntülenmiş bir Pulsar (Atarca)

Kaynak: Hubble , NASA

- Pulsar bir Tür Nötron Yıldız'ıdır. Bilinen en Ağır Gökcisimidir. Pulsar o kadar Ağırdır ki Oradan bir kova madde , alabilme imkanımız olsaydı Binlerce vinç olması gerekirdi.

- Pulsarlar o kadar yoğundurlar ki bir çay kaşığı kadar atarca maddesinin dünyadaki ağırlığı 100 milyon tonu geçmektedir.

- Pulsar'ın İlk Keşfi

Atarcadan kaynaklanan ilk düzenli radyo sinyali elde edildiğinde, Cambridge’li bilim adamları bunun dünya dışı bir varlığın işareti olabileceğini düşündüler. Bu olasılığı tartıştıktan sonra, eğer bu olgu kanıtlanırsa yetkililerle görüşmeden bunu açıklamamaya karar verdiler. Hatta tartışmalar sırasında insanoğlunun iyiliği için kayıtları yok edip bu olayı unutalım diyenler dahi oldu.”

Ekip birkaç ay içinde 4 farklı radyo kaynağı daha buldu. 27 Şubat 1968 yılında yazdıkları bir makaleyle çalışmalarını tüm dünyaya duyurdular. Bulunan bu gök cisimlerine düzenli olarak yaydıkları radyo sinyallerinden dolayı ‘pulsar’ (atarca) adı verildi.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Pulsar

# Güven